30 Ekim 2006

Para Politikası Kurulu Toplantı Değerlendirme Özeti

Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu toplantı değerlendirme özetini yayımladı. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaya göre, toplantıda şu değerlendirmeler yapıldı.

Eylül ayında tüketici fiyatları yıllık artış oranı yüzde 10,55 olarak gerçekleşmiştir. Son dönemde enflasyonu olumsuz etkileyen unsurlardan işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek oranlı artışlar sürerken, petrol ve altın fiyatları Eylül ayında enflasyona olumlu katkıda bulunmuştur. Bu unsurların yanında, Ramazan etkisinin de, özellikle işlenmiş gıda fiyatları kanalıyla, Eylül ayı enflasyonu üzerinde belirleyici olduğu düşünülmektedir. Söz konusu etkinin Ekim ayı fiyat endeksinde de görüleceği, ancak Kasım ayında gıda fiyatlarının düzeltme yapabileceği düşünülmektedir.


Gıda grubu fiyatları, son bir yıllık dönemde tüketici enflasyonunun yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Bu grubun alt kalemleri incelendiğinde, son aylarda işlenmiş gıda ürünlerindeki artışların döviz kurunun gecikmeli etkileriyle hızlandığı görülmektedir. İşlenmemiş gıda fiyatlarında ise beklenen normalleşme henüz görülmemiştir. Geçtiğimiz yılın ilk dokuz ayında birikimli olarak yüzde 12,9 oranında gerileyen taze meyve fiyatlarının içinde bulunduğumuz yılın aynı döneminde yüzde 35,2 oranında artış göstermiş olması, işlenmemiş gıda fiyatlarının hareketinde arz yönlü şokların etkili olduğuna işaret etmektedir.

Döviz kuru hareketlerinin dayanıklı tüketim malları üzerindeki etkileri Eylül ayı itibarıyla azalmıştır. Elektrikli ve elektriksiz aletler ile otomobil fiyatlarına olan etkilerin büyük ölçüde tamamlandığı, mobilya grubu ürünleri fiyatlarındaki yüksek artışların ise sürdüğü görülmektedir. Önümüzdeki dönemde maliyet unsurlarındaki iyileşme ve iç talepteki yavaşlamayla beraber mobilya grubu fiyat enflasyonunun da yavaşlayacağı düşünülmektedir.
Hizmet grubu yıllık fiyat artışları yüksek seyrini Eylül ayında da korumuştur. Özellikle kira ve konaklama hizmetleri grubu fiyatları, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının etkisiyle, hızlı artmaya devam etmektedir. Petrol fiyatlarındaki gelişmelerden büyük ölçüde etkilenen ulaştırma hizmetlerinin ise önümüzdeki dönemde enflasyona olumlu katkıda bulunacağı tahmin edilmektedir.


Eylül ayından itibaren TÜİK tarafından ÖKTG-H adıyla yayımlanmaya başlayan, enerji, işlenmemiş gıda ürünleri, alkollü içecekler ve tütün ile altın fiyatları dışlanarak hesaplanan Özel Kapsamlı TÜFE göstergesinin yıllık artışı Eylül ayında yükselmeye devam etmiştir. Bu artış Merkez Bankası tarafından öngörülen bir gelişme olduğundan para politikası karar alma sürecini değiştirecek bir bilgi olarak değerlendirilmemiştir. Söz konusu endeks içinde dayanıklı tüketim mallarının ağırlığının yüksek olması, döviz kurundaki dalgalanmaların endeksi belirgin olarak etkilemesine yol açmaktadır. Maliyet unsurlarındaki iyileşmenin ve iç talepteki yavaşlamanın etkisiyle, önümüzdeki aylarda söz konusu göstergenin aylık artışlarının yavaşlama eğilimi sergileyeceği tahmin edilmekle birlikte, yıllık artışların bir süre daha yüksek seyredeceği öngörülmektedir.

Dayanıklı mallar ve konut olmak üzere, faiz oranlarına duyarlı özel harcama gruplarına yönelik talepte dikkate değer bir yavaşlama gözlenmektedir. Kredi büyüklüklerindeki gelişmeler de iç talepteki yavaşlamayı teyid etmektedir. Özellikle kredi genişlemesinde başı çeken ve nihai tüketimle yakından ilişkili olan tüketici kredilerindeki artışlar son aylarda ivmesini kaybetmiştir. Konut kredileri ve kredi kartları sınırlı oranda artarken, taşıt kredileri azalmaktadır. Toplam tüketici kredilerindeki artış büyük ölçüde, vadesi konut ve taşıt kredilerine göre daha kısa, faizi ise daha yüksek olan ve düşük miktarlarda kullandırılan ihtiyaç kredilerinden kaynaklanmıştır.


Dış talep, öngörülen kadar olmasa da göreli olarak güçlü seyretmektedir. Kısmi verimlilik artışlarının sürmesi ve dünya ekonomisinin göreli olarak canlılığını koruması, ihracattaki artışları desteklemeye devam etmektedir.

Kamu gelirler politikası, enflasyonun orta vadeli eğilimi açısından önem taşıyan bir diğer unsurdur. Kamu kesimindeki ücret artışları enflasyon bekleyişlerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan cari fiyatlarla gelir yönünden milli gelir istatistiklerine göre işgücü ödemelerinin yaklaşık yarısı kamu kesiminden gelmektedir. Bu nedenle, kamu kesimindeki ücretler talep kaynaklı etkiler açısından da önem taşımaktadır. Bu çerçevede, kamu çalışanlarına 2007 yılı için öngörülen ücret artışlarının enflasyondaki düşüş sürecine destek vermesi mümkün olmayacaktır.
Özel imalat sanayinde, verimlilik artışlarının devam etmesi ve ücretlerdeki artışın sınırlı kalması sonucu, reel birim ücretlerdeki gerileme sürmüş ve yılın ikinci çeyreğinde reel birim ücretler bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,1 oranında gerilemiştir. Ancak, önümüzdeki dönemde kamu kesiminde gözlenen reel ücret artışlarının özel kesim tarafından emsal alınması durumunda özel imalat sanayiinde reel birim ücretlerdeki gerilemenin önceki dönemlere kıyasla daha düşük düzeyde kalacağı öngörülmektedir.
Gerek kamu harcama kalemlerinde görülen yüksek artışlar gerekse net dış talebin göreli olarak güçlü seyretmesi nedeniyle, yılın ikinci yarısında toplam talepteki yavaşlamanın sınırlı kalacağı düşünülmektedir. Nitekim, Temmuz ve Ağustos aylarına ilişkin sanayi üretimi ve Temmuz-Eylül dönemi kapasite kullanım oranlarının mevsimsellikten arındırılmış verileri, yılın ikinci çeyreğine kıyasla daha düşük düzeylerde seyretmekle birlikte bu aşamada ekonomik faaliyetlerde ciddi bir yavaşlamaya işaret etmemektedir. Bununla birlikte, Kurul üyeleri, politika tedbirlerinin ekonomik faaliyet üzerindeki yansımalarının henüz belirgin olarak görülmediği ve önümüzdeki aylarda gecikmeli etkilerin yakından takip edilmesi gerektiği değerlendirmesini yapmıştır.


Enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin devam etmesi ise olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bununla beraber, orta vadeli enflasyon beklentilerinin seviye olarak halen hedeflerin belirgin olarak üzerinde seyretmesi para politikasında temkinli olma gereğini de beraberinde getirmektedir.

Petrol fiyatlarındaki hızlı artışlar son aylarda duraklama eğilimi göstermiştir. Bu gelişmeler sonucunda ulaştırma hizmetlerindeki fiyat artışlarının yavaşladığı gözlenmektedir. Ancak, petrol fiyatlarında geçmiş dönemde gözlenen birikimli artışların doğalgaz ve elektrik fiyatlarına belli bir gecikmeyle yansıması, enerji fiyatlarının enflasyondaki düşüş sürecine yaptığı olumsuz katkının önümüzdeki dönemde de süreceğine işaret etmektedir.

Merkez Bankası’nın orta vadeli enflasyon hedefi yüzde 4 olarak belirlenmiştir. Bu hedefe ulaşmak için para politikası araçları etkin olarak kullanılacaktır. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş sürecini yavaşlatabilecek önemli riskler de bulunmaktadır.

Kurul üyeleri, iç talebin en önemli belirleyicisi olan kredi faiz oranlarının mevcut durumda 2006 yılının ilk yarısına göre belirgin olarak yüksek seviyelerde olduğuna dikkat çekmiş ve bu durumun önümüzdeki dönemde bireylerin ve firmaların kredi talebini kısıtlamaya devam edeceği değerlendirmesini yapmıştır. Ancak, faiz dışı kamu harcamalarındaki artış eğiliminin 2007 yılı enflasyonu üzerindeki etkisinin tam olarak bilinmemesi ve parasal aktarım mekanizmasına ilişkin diğer belirsizlikler göz önüne alındığında, enflasyondaki düşüş sürecinin tahmin edilenden daha yavaş gerçekleşme riski göz ardı edilmemelidir. Söz konusu riskin gerçekleşmesi durumunda, orta vadeli hedeflere ulaşılabilmesi açısından, mevcut sıkı duruşun uzun bir süre boyunca korunması gerekebilecektir.

Küresel risk iştahındaki olası değişimler ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda ortaya çıkabilecek yeni dalgalanmalar, enflasyon görünümü konusundaki temel risk unsurlarından biri olmaya devam etmektedir. ABD ekonomisine ilişkin mevcut sinyaller tedrici bir yavaşlamaya işaret etmektedir. Bu yönde oluşan beklentiler, petrol fiyatlarındaki artışları sınırlandırarak kısa vadeli enflasyon görünümünü iyileştirmektedir. Diğer taraftan, ABD ekonomisinde görülebilecek beklenenden sert bir yavaşlamanın risk iştahını geçici olarak bozabileceği de dikkate alınmalıdır. Söz konusu riskin gerçekleşmesi ve orta vadeli bekleyişlerin olumsuz etkilenmesi durumunda Merkez Bankası gerek etkin likidite yönetimi kanalıyla gerekse politika faizlerinin gözden geçirilmesi yoluyla parasal sıkılaştırmaya gitmekten kaçınmayacaktır.

Enflasyon görünümü açısından belirsizlik oluşturan bir diğer unsur ise yüksek seyreden orta vadeli enflasyon bekleyişlerinin ve hizmet grubundaki geriye dönük fiyatlama alışkanlıklarının yol açabileceği risklerdir. Mevcut dönemde yüzde 12 civarında seyreden hizmet enflasyonunun, yurt içi talepte beklenen yavaşlamaya paralel olarak önümüzdeki yıl bir miktar daha gerilemesi beklenmektedir. Ancak, yine de geçmişe yönelik fiyatlama davranışının sürmesi ve diğer yapısal unsurlar nedeniyle, hizmet fiyat enflasyonunun aşağı inme konusunda beklenenden daha güçlü bir direnç gösterme olasılığı bir risk unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. 2007 yılı için belirlenen gelirler politikasının yüksek ücret artışları öngörmesi, hizmet fiyatlarına ilişkin riskleri daha da artırmıştır.

Sonuç olarak Kurul, politika faizlerinin değiştirilmemesine ve mevcut sıkı duruşun korunmasına karar vermiştir. Orta vadeli enflasyon beklentilerinin henüz hedeflerle uyumlu olmaması, hizmet fiyatlarına ilişkin yeni risklerin ortaya çıkmış olması ve küresel ekonomideki belirsizliklerin devam etmesi, orta vadeli perspektifte ihtiyatlı olma gereğini de beraberinde getirmektedir.

Para Politikası Kurulu, bu gelişmeler ışığında 2007 yılı sonunda hedefe yakınsanabilmesi için temkinli duruşun devam etmesinin gerektiği değerlendirmesini yapmıştır. Kurul, Haziran ayından itibaren gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini yakından takip etmektedir. Bunun yanında gelirler politikasındaki ayarlamaların ve kamu kesimi faiz dışı harcamalarındaki gelişmelerin 2007 yılı enflasyonu üzerindeki olası yansımaları da dikkatle izlenmektedir. Merkez Bankası, orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz yönde etkileyecek gelişmelerin gözlenmesi halinde parasal sıkılaştırmaya gitmekten kaçınmayacaktır.

Bütün bunların dışında, orta ve uzun vadeli görünüm açısından, Avrupa Birliği’ne uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ile ekonomik programa ilişkin yapısal reformların planlandığı gibi kesintiye uğramaksızın hayata geçirilmesi kritik önemini korumaktadır. Son yıllarda söz konusu alanlarda atılan kararlı adımların önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkla sürdürülmesi, uluslararası konjonktürdeki değişimlerin en az dalgalanmayla atlatılmasına katkıda bulunacaktır.

KAYNAK: TCMB

21 Ekim 2006

Beklenti Anketi (Ekim 2.Dönem)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her ay içinde iki defa yapılan beklenti anketlerinin 2006 Ekim ayı içindeki ikinci anketi sonuçlandı. Son ankete göre beklentilerin hafifte olsa olumluya döndüğü gözleniyor. Ankette TÜFE'de ay sonu tahmini küçük bir yukarı geliş yaşarken, dolarda beklentiler tekrar aşağı döndü. Piyasaların önündeki en büyük sorunlardan biri olan cari açıkta tahminler 29 milyar doları da aştı.

Ankette ay sonu TÜFE beklentisi yüzde 1.32'den yüzde 1.35'e çıkarken, gelecek ayın TÜFE beklentisi ise son anketteki yüzde 0.99'luk beklentiden yüzde 0.98'e, iki ay sonrasının TÜFE beklentisi yüzde 0.64'den yüzde 0.61'e, 2006 yılı sonundaki TÜFE beklentisi yüzde 9.96'dan yüzde 9.88'e, gelecek 12 aylık dönemdeki TÜFE beklentisi yüzde 7.38'den yüzde 7.31'e, 24 ay sonrasının TÜFE tahmini de yüzde 5.80'den yüzde 5.60'a geriledi.

Ankette gelecek 3. ayın altı aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi son anketteki yüzde 20.10'luk değerinden yüzde 19.90'a, gelecek 3. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi Devlet Tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 19.86'dan, yüzde 19.80'e geriledi. Faizlerde gelecek 12. ayın altı aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi ise aksi bir beklenti ile yüzde 16.79'dan, yüzde 16.84'e, gelecek 12. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi Devlet Tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi de yüzde 16.93'den yüzde 16.96'ya yükseldi.

Dolar kurundaki beklentilerde tekrar aşağı döndü. Son aylarda dengeye oturamayan dövizde tahminler son ankete göre bu ay sonunda 1.5099 YTL'den 1.4868 YTL'ye, yıl sonunda beklentiler 1.5435 YTL'den 1.5213 YTL'ye, gelecek 12 ay sonundaki Dolar kuru beklentisi ise 1.6071 YTL'den 1.5940 YTL'ye geriledi.

Yıl sonuna ilişkin cari açık beklentisi ise yükselişini sürdürüyor. Son ankette 28 milyar 965 milyon dolar olarak tahmin edilen açık bu ankette 29 milyar 368.8 milyon dolara yükseldi.

Büyümede ise beklentiler son anketteki değerini korudu. 2006 yılındaki GSMH beklentisi yüzde 5.2, gelecek yıl sonu yıllık GSMH büyüme beklentisi tahmini de yüzde 4.6'lık tahmini korudu.
KAYNAK: TCMB

16 Ekim 2006

Kapasite Kullanım Oranları

İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı eylül ayında, geçen yılın aynı ayına göre 0,1 puan arttı ve yüzde 82,8 seviyesi ile piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Piyasada beklenti ise yüzde 81.7 civarında bulunuyordu.

Aylık İmalat Sanayi Eğilim Anketi'ne cevap veren 2810 işyerinden derlenen verilerin geçici analiz sonuçlarına göre, 2005 yılı Eylül ayında yüzde 82,7 olan üretim değeri ağırlıklı kapasite kullanım oranı, 2006 yılı Eylül ayında yüzde 82,8 seviyesinde gerçekleşti.

Bu arada Ağustos ayı kapasite kullanımı oranı yüzde 79.7'den yüzde 79.4'e revize edildi. Açıklamada şu bilgiler verildi: "2006 Eylül ayında, işyerlerinin, tam kapasite ile çalışmamasının nedenleri arasında talep yetersizliği ilk sıradadır. Hammadde yetersizliği, mali imkansızlıklar, işçilerle ilgili meseleler ve enerji yetersizliği diğer nedenlerdir. İç pazarda talep yetersizliği yüzde 43,9 ve dış pazarda talep yetersizliği yüzde 20,4 oranında etkili olmuştur. Mali imkansızlık yüzde 3,6 hammadde yetersizliği, yerli mallarda hammadde yetersizliği yüzde 4,3 ve İthal mallarda hammadde yetersizliği yüzde 2,8, işçilerle ilgili meseleler yüzde 1,8 oranında etkili olmuştur.

İşyerlerinde Eylül ayı üretim miktarı yüzde 12,7 artmıştır. Ekim ayında üretim miktarının yüzde 1,6 artacağı beklenmektedir. Eylül ayı satış miktarı yüzde 9,9 artmıştır. Ekim ayında yüzde 0,8 artış beklenmektedir. Eylül ayı satış fiyatları yüzde 0,9 azalmıştır. Ekim ayında yüzde 0,1 artış beklenmektedir. Eylül ayı hammadde fiyatları yüzde 0,5 azalmıştır. Ekim ayında yüzde 0,2 artış beklenmektedir."

11 Ekim 2006

Beklenti Anketi (Ekim 1.Dönem)


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her ay içinde iki defa yapılan beklenti anketlerinin 2006 Ekim ayı içindeki ilk anketi sonuçlandı. Yaz ayları itibariyle başlayan dalgalı seyir ve dış piyasalardaki hareketlerin sürmesi eylül ayında piyasalardaki beklentileri olumsuz yönde etkiliyor. Beklenti anketinde TÜFE'de ay sonu ve yıl sonu tahminleri ile faizde ve dolarda beklentiler yukarı yönlü olurken, piyasaların önündeki en büyük sorunlardan biri olan cari açıkta tahminler 29 milyar dolara ulaştı.

Ankette ay sonu TÜFE beklentisi yüzde 1.32 olarak tahmin edilirken, gelecek ayın TÜFE beklentisi ise son anketteki yüzde 1.12'lik beklentiden yüzde 0.99'a geriledi. İki ay sonrasının TÜFE beklentisi yüzde 0.94'den yüzde 0.64'e gerilerken, 2006 yılı sonundaki TÜFE beklentisi ise yüzde 9.63'den yüzde 9.96'ya çıktı. Gelecek 12 aylık dönemdeki TÜFE beklentisi ise aksi bir tahminle yüzde 7.54'den yüzde 7.38'e, 24 ay sonrasının TÜFE tahmini de bu ankette yüzde 5.99'dan yüzde 5.80'e geriledi.

Ankette gelecek 3. ayın altı aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi son anketteki yüzde 19.70 değerinden yüzde 20.10'a, gelecek 12. ayın altı aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 16.65'den, yüzde 16.79'a, gelecek 3. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi Devlet Tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 18.69'dan, yüzde 18.86'ya, gelecek 12. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi Devlet Tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi de yüzde 16.28'dan yüzde 16.93'e çıktı.

Dolar kurundaki beklentilerde yukarı geldi. Son aylarda dengeye oturamayan dövizde tahminler son ankete göre bu ay sonunda 1.4734 YTL'den 1.5099 YTL'ye, yılsonunda beklentiler 1.5531 YTL'den 1.5435 YTL'ye, gelecek 12 ay sonundaki Dolar kuru beklentisi ise 1.5925 YTL'den 1.6071 YTL'ye yükseldi.

Yıl sonuna ilişkin cari açık beklentisi ise yükselişini sürdürüyor. Son ankette 27 milyar 753 milyon dolar olarak tahmin edilen açık bu ankette 28 milyar 965 milyon dolara yükseldi.

2006 yılındaki GSMH beklentisi de son anketteki değerinin biraz üstüne çıktı ve yüzde 5.1'den yüzde 5.2'ye çıkarken, gelecek yıl sonu yıllık GSMH büyüme beklentisi tahmini ise son anketteki yüzde 4.7'lik tahminin 0.1 puan altına gelerek yüzde 4.6 olarak değişti.

10 Ekim 2006

Cari İşlemler Dengesi Rakamları

Cari açık, 2006 yılının Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 43,1 artarak 1 milyar 711 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Böylece 2006 yılı Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44,6 oranında artarak 22 milyar 422 milyon ABD doları olarak gerçekleşen cari açık son 12 aylık dönem itibariyle de 30 milyar 67 milyon ABD dolarına ulaştı.



2006 yılı Ocak-Ağustos döneminde cari açıkta en büyük paya sahip olan dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29,4 oranında artarak 27 milyar 980 milyon ABD dolarına ulaştı.

Hizmetler kalemi, bir önceki yılın Ocak-Ağustos dönemine göre yüzde 6,3 düşüşle 8 milyar 549 milyon ABD doları tutarında fazla verdi.

2005 yılı Ocak-Ağustos döneminde 3 milyar 962 milyon ABD doları net çıkışla sonuçlanan yatırım geliri kalemi, bu yılın aynı döneminde 3 milyar 983 milyon ABD doları net çıkışla sonuçlandı. Bu dönemde yatırım geliri dengesi kaleminin altında yer alan doğrudan yatırımlar ve faizlerden oluşan diğer yatırımlarda gerçekleşen net çıkışlar, sırasıyla 68 milyon ve 541 milyon ABD doları oldu.

Bir önceki yılın Ocak-Ağustos dönemiyle karşılaştırıldığında cari transferler, bu yılın aynı döneminde % 5 oranında artarak 992 milyon ABD doları olurken söz konusu dönemde, işçi gelirleri ve resmi transferlerden kaynaklanan girişler sırasıyla 659 milyon ve 333 milyon ABD doları olarak gerçekleşti.

05 Ekim 2006

Dış Borç Stokundaki Gelişmeler

Toplam dış borç stoku, 2006 yılının ikinci çeyreğinde, 193 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bunun 149,8 milyar doları orta ve uzun vadeli; 43,7 milyar doları ise kısa vadeli dış borçlardan oluşmaktadır.


Dış borç stokunun döviz kompozisyonuna bakıldığında; ABD dolarının payı 2006 yılının ikinci döneminde yüzde 56,7 ile ilk sıradaki yerini korumuş, euronun payı yüzde 32,1, SDR’nin payı ise yüzde 6 olarak gerçekleşmiştir.
2005 Aralık - 2006 Haziran döneminde dış borç stoku, ABD doları’nın SDR ve euro karşısında değer kaybetmesinden dolayı yaklaşık 3,7 milyar ABD doları artış göstermiştir.

03 Ekim 2006

Eylül Ayı Enflasyon Rakamları



2006 yılı Eylül ayında TÜFE, bir önceki aya göre yüzde 1,29, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6,65 artmış, bir önceki yılın aynı ayına göre artış yüzde 10,55, 12 aylık ortalamalara göre artış ise yüzde 9,05 olarak gerçekleşmiştir.


2006 Eylül ayında ÜFE, bir önceki aya göre yüzde 0,23 düşerken, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11,54, bir önceki yılın aynı ayına göre 11,19 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 7,06 artmıştır.